Denge; gözlerden, iç kulaktaki denge organlarından, kas ve iskelet sisteminden gelen bilgilerin beyin tarafından değerlendirilmesi sonucu sağlanır. Bu sistemlerden birinde ortaya çıkacak bir bozukluk bu sistemler arasındaki uyumu bozar ve dengesizlik veya baş dönmesi yakınmalarına neden olabilir.
Baş dönmesi bir hareket yanılsamasıdır. Hasta, olmayan bir hareketi varmış gibi hissetmekte, kendisinin ya da çevresinin hareket ettiğini zannetmektedir. Dengesizlik hissi, kişinin çevresine göre dengesini sağlayamama durumudur. Baş dönmesi ve denge bozukluğu, oldukça sık rastlanan yakınmalardandır. Orta ve ileri yaş grubunda daha sıktır. Çocukluk çağında oldukça seyrek görülmektedir.
Değerlendirme
Baş dönmesi ve dengesizlik yakınması olan hastanın değerlendirmesinde ayrıntılı bir şekilde şikayetlerin not edilmesi ve sistemli muayeneye tabi tutulması en önemli adımdır. Bu bazen bir ekip çalışmasını gerektirebilir. (kulak burun boğaz, nöroloji, kardiyoloji ).
Çoğu zaman ayırıcı tanıda birçok teknolojik aletten yararlanılabilir.
(Odyometrik testler, videonistagmografi, kalorik testler, rutin biyokimya, elektrokardiyografi, MRI, boyun doppler, ultrasonografi v.b).
Muayene ve hastanın hikayesi kulak ile ilgili bir hastalığı düşündürüyorsa odiometrik tetkik ile hastanın işitmesi kontrol edilmelidir. VNG (videonistagmografi) iç kulak fonksiyonlarını gösteren bir diğer testtir. Görsel veya kalorik uyaranla oluşturulan göz hareketlerinin kaydedilmesi esasına dayanır. Baş dönmesine neden olan lezyon yerinin ve tarafının saptanmasına dair bilgi verebilmesi ve özellikle bilgisayarlı sistemde dökümantasyon sağlaması önemli bir özelliğidir.
Baş Dönmesi Sebepleri
Kulak ile ilgili nedenler: Gerçek baş dönmelerinin büyük bir kısmı kulak ile ilgili hastalıklardan kaynaklanır.
Pozisyona bağlı baş dönmesi, baş dönmesi ile ilgilenen kliniklerde en sık rastlanan nedendir. İleri yaş gruplarındaki vertigo olgularının %50’sinden sorumludur. Tipik yakınmalar baş hareketleriyle ortaya çıkan, saniyeler süren, çevrenin dönmesi tarzında olan vertigo ile birlikte dengesizlik hissi ve bulantıdır. Çoğu hastada bu şikayetler periyodik olarak düzelir ve sonra tekrarlar.
Tanısı, iç kulaktaki yarım daire kanallarının, yapılan testler sırasında bazı manevralara verdiği yanıtlara bakılarak konulur. Tedavisi, yarım daire kanallarının içerisinde yer değiştirmiş olan kristallerin tekrar yerine oturtulmasına dayalıdır.
Meniere hastalığı; işitme kaybı, kulakta çınlama, dolgunluk hissi ve baş dönmesi atakları ile ortaya çıkar. İç kulaktaki sıvıların dengesizliğinden kaynaklanır. Viral bir enfeksiyon sonrası denge sinirinin etkilenmesine bağlı kulak hastalıkları, akut ve kronik orta kulak iltihapları, işitme kaybı ile giden kulak hastalıkları ,bazen hiç bir nedene bağlı olmaksızın iç kulakta bulunan zarların yırtılmasına bağlı baş dönmeleri olabilir.
Travmalar:
Sıklıkla başa alınan sert darbelerle, kafatasında oluşan, iç kulakta da hasara yol açan bir kırık sonrasında işitme kaybı ile birlikte baş dönmesi oluşabilir. Bazen herhangi bir kafatası kırığı olmadan da iç kulak yapılarında sarsıntıya bağlı olarak baş dönmesi oluşabilir.
Nörolojik hastalıklar:
Migren, beyin, beyincik gibi organlardan oluşan merkezi sinir sistemindeki kanama veya kan damarlarındaki tıkanıklıklara bağlı beslenme bozuklukları, multipl skleroz, çeşitli beyin tümörleri, parkinson hastalığı, v.b. hastalıklar dengenin bozulmasına neden olabilirler.
Dahili hastalıklar:
Kalp yetmezliği, kalp kapakçığı hastalığı, diabet, tiroid bezi hastalıkları, kansızlık, kontrol edilemeyen yüksek tansiyon, pozisyona bağlı düşük tansiyon, kalp ritim bozuklukları, ani ve şiddetli su kaybı (ishal, kusma) baş dönmesine neden olabilir.
Ayrıca psikojenik baş dönmeleri de görülebilmektedir.
Tedavi
Baş dönmelerinde tedavi nedene yöneliktir. Pozisyonel baş dönmelerinde testler sırasında tespit edilen patolojik durumu düzeltici manevralar ile tedavi mümkündür.
Meniere hastalığında uygulanan tedavi, atak sırasında öncelikle baş dönmesi olmak üzere hastalığa ait yakınmaları ortadan kaldırmayı amaçlar. Ataklar arası dönemdeki tedavide ise hastaya ait tetikleyici stres faktörlerinin belirlenmesi ve giderilmesi, sedanter bir yaşam tarzını bırakarak uğraş ve spor aktivitelerine teşvik edilmesi ve gereğinde profesyonel psikolojik yardım alınması da önemlidir. Meniere hastalığında stres, yorgunluk, sigara, alkol, kafein gibi etkenler atakları tetikleyebilmektedir. Tuzlu gıdalardan kaçınma, yemeklere piştikten sonra tuz konulmaması önerilir.
Hastalığın doğal seyrinde kişiye özgü farklılıkların bulunması tedavi seçimini ve yöntemini güçleştirmektedir. Ancak genel olarak hastaların %85’i medikal tedaviden yarar görür, geri kalan kadarında ise girişimsel tedavilere ihtiyaç ortaya çıkar.
Bunlar arasında intratimpanik tedaviler, lokal yüksek basınç uygulaması, ventilasyon tüpü uygulaması, endolenfatik kese cerrahisi, vestibüler nörektomi sayılabilir.
Baş dönmesinin akut veya kronik orta kulak iltihabına bağlı olması durumunda bu hastalıkların uygun şekilde tedavi edilmesi gerekir.
Diğer baş dönmesi nedenleri, ilgili branş hekimlerince doğru tanı konulduktan sonra çeşitli yöntemlerle tedavi edilir.